2022’de Konuşacağımız Teknoloji Trendleri - Dijital Pazarlama

2022’de Konuşacağımız Teknoloji Trendleri

Daha hızlı, daha kolay, daha ulaşılabilir… bu şekilde daha daha diyerek sayabilirim. İş teknolojiye geldiğinde sınır koyamıyoruz. Sürdürülebilirlik arzusu, dijital dönüşüm, veri hacmi ve tüm bunlarla birlikte kaçınılmaz olarak gelen güvenlik ihtiyacı arttıkça teknolojik gelişmelere itici güç oluyor. Her yıl insanlar kendilerini güncelliyor bir anlamda.

Peki 2022’de hangi teknolojileri bol bol duyacağız?
Araştırmalara baktığımızda 2022 trendlerinin akıllı yaşam, verimlilik, veri güvenliği temaları etrafında dolandığını hatta “Bu temaların yıllardır hayatımızda” olduğunu söyleyebiliriz. Fakat insanların iş yapış tarzı, sosyalliği, ekonomik faaliyetleri ve hatta alışkanlıkları kökünden değiştikçe teknoloji de kendini güncelliyor. Merkeze ‘yeni’ insanı alan teknolojik gelişmeler, anlık değişimlere karşı daha esnek, daha güvenli yanıt vermeyi amaçlıyor. Alıştığımız süreçleri yeniden icat ediyor ve bize çok daha kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyor. Şimdi bu trendlerden birkaçına daha detaylı bakalım…

Cybersecurity mesh (Siber güvenlik ağı)
Önce güvenlik, hem de bütüncül güvenlik! Bu güvenlik mimarisi kendinden öncekilerden daha geniş çapta dağıtılmış ve farklı güvenlik hizmetlerini entegre eden esnek, şekillendirilebilir bir yapı vadediyor hepimize. Kısacası konumdan bağımsız, en ücra noktalarda ve tüm varlıklar için güvenlik anlamına geliyor. Dijital varlıkların ve kullanıcıların herhangi bir yerde olabileceği günümüz koşullarında geleneksel güvenlik çerçevesinin de dışına çıkmak gerekiyor. İşte burada siber güvenlik ağ mimarisi devreye giriyor. Uzaktan çalışmanın sıradanlaştığı bugünlerde çok daha ideal bir çözüm olarak öne çıkıyor bu yöntemler. Geleneksel güvenlik mimarisinin dışında var olan Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi yapılarla, güvenlik duvarının bir kişinin veya şeyin etrafında tanımlanmasına olanak sağlıyor. Böylece mevcut ihtiyaçlara göre kolayca evriliyor. Dahası 2024 yılına kadar, bu mimariyi benimseyen kuruluşların, güvenlik açığından doğan istenmeyen hadiselerin finansal etkisini ortalama yüzde 90 oranında azaltacağı öngörülüyor.

NFT (Non-fungible token)
‘Non-fungible token’ yani takas edilemez token’lar olarak bilinen NFT’lerin neredeyse tüm gündemi ele geçirmesine tanık olduk 2021’de ve yükselişleri 2022’de de sürüyor, sürecek. NFT kısaca dijital bir varlığın türünün tek örneği olduğunu onaylar, bunu da blok zincirindeki bir dijital deftere kaydeder. Bir anlamda dijital varlıkları meta haline getirir. Tablolar, fotoğraflar, şarkılar, videolar, hepsi NFT olabilir; söz konusu blok zincirinde dijital cüzdanlar ve kripto para birimleri sayesinde alınıp satılabilir. NFT’ler benzersizdir ve karşılıklı olarak değiştirilemez, bu da iki NFT’nin aynı olmadığı anlamına gelir. Şimdiden pek çok ünlü sanatçının, sporcunun, iş insanının dijital eserlerini NFT’ye dönüştürerek sattığına tanık olduk.

Metaverse
1990’larda kurgusal olarak ortaya konan ancak 2021’in son aylarında nihayet şekle bürünen bu kavram artık bizi daha çok meşgul edecek. ‘Evrenin ötesi’ diye niteleyebileceğimiz metaverse için internetin vücut bulmuş hali benzetmesi yapılıyor, çünkü gerçekle sanal arasındaki sınırları ortadan kaldırmayı vadediyor. Bu dünyada avatarlarımız aracılığıyla var oluyoruz, iletişim kurabiliyoruz, farklı sanal ortamlara geçiş yapabiliyoruz. Yani bedenlerimiz değil, ancak zihinlerimiz var oluyor. Artırılmış gerçeklik teknolojisinden bol bol yararlanıyor elbette. Şöyle düşünün: Bu evrende sanal gerçeklik cihazları sayesinde sinemaya veya restorana gitme gibi günlük pek çok eylemi dijital olarak yapabiliyoruz. Bulunduğumuz yerden ayrılmadan, hatta belki ofiste çalışırken avatarımızla mağazaya giderek alışveriş yapabiliyor, satın aldığımız ürünün fiziksel dünyadaki adresimize gönderilmesini sağlıyoruz. Halihazırda sanatçısından izleyicisine herkesin avatar olduğu bir rap konseri gerçekleşti bile. Oyun dünyası da metaverse’e taşındı. Dahası bu evrene ait sanal para birimleri de kripto para piyasasında dolaşıma girdi.

Data fabric (Veri yapısı)
Malum, veri her şeyimiz. İhtiyaç duyduğumuz her yerde ve zamanda veriye erişmek istiyoruz. Oysa günümüzde veriler çok dağınık, çok çeşitli ve karmaşık. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi destekli veri yapısı mimarisi de işte bu çözümü mümkün kılıyor. Her şeyi uzak bir sunucuda depoladığımız bulut teknolojisinin aksine veri yapısı herkesi ve her yeri kapsayan bir ‘örtü’ olarak tasvir ediliyor. Platformlar ve kullanıcılar arasında veri kaynaklarının esnek ve dayanıklı bir entegrasyonunu sağlıyor. Nerede depolanmış olursa olsun dağınık verileri buluyor, otomatik olarak analiz ediyor ve çok daha düşük maliyetle kullanıcıya sunuyor. Uzmanlar bu teknolojiyi ‘self-servis veri hizmeti’ olarak nitelendiriyor. Bu teknolojiyle odak noktamız veriyi yönetmekten çok daha öteye, bilginin kullanılabilirliğini ve ondan türetilen iç görüleri geliştirmeye doğru değişiyor.

Autonomic systems (Otonom sistemler)
Kendi kendini geliştiren, öğrenen bilgisayarlara hazır mısınız diye sorabiliriz:) İşte otonom sistemler (fiziki veya yazılım), çevrelerinden öğrenip kendilerini yönetiyorlar. Karmaşık ekosistemlerdeki davranışları çözmek ve hatta bunları geliştirmek için kendi algoritmalarını dinamik bir şekilde değiştirebiliyorlar. Böylece yeni ihtiyaçlara hızlıca yanıt verebiliyor, performansı optimize ediyorlar. Bunu da yazılım güncellemesi olmadan yapıyorlar. Yani aslında bizler gibi yeni koşullara adapte oluyorlar diyebiliriz.

Web 3.0
Adından da anlaşılacağı üzere internetin üçüncü nesliyle karşı karşıyayız. Web 1.0’da etkileşim kurmak için sunucularla işe başlamıştık, halihazırda kullandığımız web 2.0’da ise platformlar sunucuların yerini almıştı. Web 3.0 ise herhangi bir aracı olmadan, blockchain’e (blok zinciri) dayalı, merkeziyetsiz bir bağlantı kurma fikriyle hayatımıza giriyor. Bireyin egemen olduğu daha adil bir internet vadediyor. Yapay zekâ, makine öğrenimi, büyük veri ve merkeziyetsiz defter teknolojisinin kullandığı bir ortam sunuyor. Bu ortamda hem kullanıcılar hem de cihazlar verilerle etkileşimde bulunabiliyor. Şöyle düşünün: Veri tabanları, bizim neyi sevdiğimizi anlayacak ve buna göre içerik üretecek. Ya da diyelim ki siz bir içerik ürettiniz, bunu arada herhangi bir aracı olmadan doğrudan kullanıcıya ulaştırabileceksiniz. Blockchain ve merkeziyetsiz yapı deyince aklımıza ne geliyor peki? Elbette varlığını bu kavramlara borçlu olan kripto paralar. Kripto para dünyası çoktan Web 3.0’a taşındı bile.

Generative artificial intelligence (Üretici yapay zekâ)
Yapay zekânın insan zekâsını taklit etmenin ötesinde bir şeyler üretmesine ne dersiniz? Henüz bu versiyona tam anlamıyla geçmedik ancak bu teknolojiyle buna ulaşmak çok daha olası. Örneklerini yavaş yavaş görmeye başladığımız, olgunlaşma aşamasındaki bu teknoloji kısaca yapay zekânın verilerden içerik veya nesneler hakkında bilgi edinmesini ve bunu yepyeni, tamamen orijinal, gerçekçi eserler oluşturmak için kullanmasını hedefliyor. Bunu yaparken makine öğrenimi yöntemlerine başvuruyor. Bu teknolojinin günlük kullanım alanlarıysa neredeyse sonsuz: Yaratıcı içerik biçimleri oluşturma, yazılım kodu oluşturma, ilaç geliştirme, hedefli pazarlama…

Kaynak: GarantiBBVA

Paylaş