Anadolu tıbbının özü "Transdermal Terapotik Sistemler" - Blog - Mehmet Yusuf Balık

Anadolu tıbbının özü “Transdermal Terapotik Sistemler”

COVID-19, sağlık sektörünün değişime karşı ne kadar savunmasız olduğunu göstermiş, yapısal ve teknolojik dönüşüm ihtiyacını ortaya çıkardı.

2040 yılına kadar, bugün bildiğimiz sağlık hizmetlerinin birçoğunun artık var olmayacağı söyleniyor. Özetle “Sağlık hizmetlerinden” “sağlığa” köklü bir geçiş olması bekleniyor. Bilim, veri ve teknoloji yoluyla hastalıklar hiçbir zaman tamamen ortadan kaldırılmayacak olsa da daha erken teşhis edebilecek, proaktif olarak müdahale edebilecek, geleneksel tıp bilimleri çok daha yaygın kullanılmaya başlanacak. Tüketicilerin refah içinde, etkin ve aktif bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olmak adına bu değişimler önemli ilerlemeler olarak kabul edilecek.

Geleceğin sağlık sisteminde halk sağlığı, hastalanmadan yaşlanma yada sağlıklı yaşlanma kavramları herkesin merkezinde olacak. Halk sağlığı, insanların ve topluluklarının sağlığını koruma ve iyileştirme bilimidir. İbn-i Sina bir eserinde şöyle diyor: ‘Tedavinin en iyi ve en etkili yollarından biri hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmaktır. Ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli hale getirmek, ona en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.’ Anlıyoruz ki sağlık ilacın yanında, yaşadığımız ortam, işittiğimiz ses, etkileşim halinde olduğumuz sosyal çevre gibi birçok unsurla ilgili. İşte geleneksel Anadolu tıbbının özü; denge, ölçü ve doğayla barışık bu yaşam tarzıdır. Bu medeniyet mirasını dışlamadan, modern hayata entegre edebilsek, sağlığın bir kültür olarak yaşandığı, çok daha anlamlı bir dünya inşa edebiliriz.

Halk sağlığı çalışmaları, sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etmeyi, hastalık ve yaralanmaların önlenmesini araştırmayı ve bulaşıcı hastalıkları tespit etmeyi, hastalıkları önleyerek hastalıklara müdahale etmeyi hedeflemektedir. Genel olarak, halk sağlığı, tüm popülasyonların sağlığını korumakla ilgilidir. Bu popülasyonlar, yerel bir mahalle kadar küçük veya dünyanın bütün bir ülkesi veya bölgesi kadar büyük olabilir.

Sağlık sonuçlarını iyileştirmek için gerekli olan geniş ölçekli sosyoekonomik değişimi gerçekleştirmek, toplumun çeşitli sektörlerinden destek ve işbirliğini gerektirecektir. Bu muhtemelen yeni bir ekosistem yaklaşımı ve bugünün faaliyetlerinden radikal bir değişimle beraber gelecektir. İnsan sağlığı hızla bozulmaya, hastalıklar artmaya devam ediyor. Kronik hale gelmiş hastalıkların cenderesinde ömürler geçiyor. İşin kötüsü, bu hastalıklara yakalanma yaşı gittikçe düşüyor. Kanser, diyabet, astım, obezite, insanlar arasında hızla yaygınlaşıyor ve maalesef çocuklara da sirayet ediyor. Bu kadarıyla da kalmıyor, bu hastalıklar başka hastalıklara kapı aralıyor. Mesela, obezite, kanser, kalp, kas ve iskelet sistemi gibi hastalıkların davetçisi. Aynı şekilde, diyabet, körlükten felce, böbreklerin iflasından ampütasyona kadar çeşitli felaketlere zemin hazırlıyor. Meselenin özüne indiğimizde kronik hastalıkların çoğunlukla yaşam tarzından kaynaklandığını görüyoruz. Sağlığı hayatın merkezinden uzaklaştırıp, yalnızca hastane binalarına sığdırmamız da hastalıkların ömrünü uzatıyor.

Türkiye’de de halk sağlığını artırmak amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Parklarda bulunan spor aletleri ve tütün kullanımına karşı alınan önlemler, geleneksel tıp uygulamaları ve gıda takviyeleri halk sağlığını artırmaya yönelik başlıca aktivitelerdir. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp uygulamalarından biri olarak kabül görülen Trandermal Patch Teknolojileri son dönemde sıklıkla talep görür hale geldi. Çünkü bu metotla birlikte kullanılan bantlar insanı ruh ve beden bütünlüğü çerçevesinde ele alıyor, değerlendirebiliyor. Sadece hasta olduktan sonra değil, hasta olmamak için yapılması gerekenlere ilişkin de detaylı yaşam reçetesi çıkarıyor. Bu önleyici tedaviler koruyucu hekimliği esas alıyor.

Geleneksel tıbbın, modern tıbbın bir alternatifi olarak algılanması çatışmalı bir alan oluşturuyor. Halbuki geleneksel tıp, barındırdığı kadim öğeleriyle, modern tıbbın bir tamamlayıcısı olarak önemli bir yere sahip. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının hem medeniyetimizi ihya edeceği hem de insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim.

Bilim insanları geleneksel tıp uygulamalarına gösterilen ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyor. Bu sayede Türkiye’nin bu alanda önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olması için tüm şartlar bize dönük. Zira tıp tarihi açısından adeta bir laboratuvar olan medeniyet tarihimizin, tamamı henüz gün yüzüne çıkmamış zengin bir mirasa sahip. Anadolu tıbbının insanlığın hizmetine kazandıracağı daha bir çok gelişmenin yakın gelecekte artarak devam edeceğine yürekten inanıyorum.

 

Paylaş